Kayıtlar

2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

2014 yılını yolcu ederken

Resim
2015 yılına girerken memlekette yaklaşık 100 milyon kişi var.1976 yılında 40 milyon kişiydi. Orta atlas'ın son sayfasında şematik adam resimleri vardı . İran , Suriye , Irak , Yunanistan, Bulgaristan ,Sovyetler Birliği komşularımızdı ve 40 milyonla en büyük bizdik Boğaz Köprüsü , E-5 yolu molalı istanbul seyahatleri ve Topkapı Otogarı , o günler güzeldi. İnsanlar daha bir saygılı ve  görgülüydü .  Şimdi metrolarda robotlaşmış gözler sabit , mobil cihazlarla bütünleşmiş zombi gibi tipler olduk.Bu iletişim aletleri üzerinden bilinçaltına girilerek tüm ekonomi, siyaset ve davranışlar güdümlenebilir hale geldi. Her kim etkilenmediğini  iddia etse de ister istemez o sarmalın içine giriyor. Güzel şeyler de oluyor bu arada ,insanları iyi davranmaya yönelten  binlerce iyi paylaşımlar da var anlayana. Toplumda beş parmağın beşi bir değil elbette, herkesi aynı standarda sokacak halimiz yok. Farklılıklar olmazsa iyinin değeri nasıl anlaşılacak Ancak gemi azıya alan kural tanımazların

Assos İzlenimleri

Resim
Yıllardan beri gitmek istediğim yerlerden biriydi.Çanakkale Ayvacık ilçe sınırları içinde olan Assos yol üstü olmadığı için uğranacak bir yer değil, daha çok kamping için uygun .Fazla insan yoğunluğu yok.Etrafta market olmadığı için en son medeniyet görülen yerden alışverişi yapmak en mantıklısı görünüyor. Aşırı sakin bir yer olduğu için biraz çevreyi dolaşıp keşfetmek isteğiyle antik limana doğru yaptığımız seyahatte maceralı ve dar yoldan sonra antik tiyatroya geldik biraz orada kaldıktan  sonra ileri doğru devam ettim.Yola devam ettikçe araçlar çoğaldı ve  yüzlerce otomobilin olduğu tek şeritli ulaşımda parke taşlarla kaplı tarihi yolda sarsıla sarsıla  antik limanın en sonuna kadar gidip geri dönmeyi başardım ama bunun bir nevi mucize olduğunu düşünüyorum.

Sıcak yaz günleri

13 Ağustos,en sıcak günleri yaşıyoruz. Yoğun yağmurdan sonra nemli sıcak günler.Millet işinde gücünde çalışıyor. Tatil mevsimi olması dolayısıyla bir tenhalık da var. 17 Ağustos da böyleydi.Ardından büyük deprem gelmişti.

Bir canlı ölürse dünyası da ölür.

Resim
Canlı için dünya; ana rahminde geçen süreyi saymazsak doğumla birlikte başlar. Algılayabildiği erişebildiği alan onun dünyasıdır.İnsan için aile ,okul ,iş ortamı dünyasını oluşturur.Diğer canlı ve cansız tabir edilen nesneler de zaman içinde hayatımıza girer ve izlerini bırakarak çıkarlar.İşte bu zaman diliminde yapılacak en iyi eylem barış içinde başkalarının hak larını gasp etmeden bir yaşam sürmektir.Hayvanlar dahi aç kalmazlarsa daha önce yedikleri hayvanlara saldırmıyor.Eskiden avladığı hayvanın önüne atılan yiyeceği kapıp kaçıyor.En vahşi yaratık olan insan ise hiçbir canlının yapmadığı işkenceleri gözünü kırpmadan yapmaya halen devam ediyor.Bir canlıyı katledenin ,bir dünyayı yok ettiğini fark etmeden.

Mimar Sinan İstanbul'a su getirdi. Susuz evde öldü.

İstanbul fetihten sonra göç alarak büyüyünce su ihtiyacı artmıştı.Su fiyatının da artması sonucu zamanın padişahı Kanuni Sultan Süleyman Mimarbaşı Sinan Ağa'yı çağırarak İstanbul'a su getirmenin mümkün olup olmadığını sorar , Sinan Ağa mümkün olduğunu ancak ağır bir hesap getireceğini söyler. Padişah hesabı sorunca da altın keselerini uç uca dizmek şartıyla İstanbul'a su geleceğini belirtir. Kanuni su gelsin de keseleri uç uca değil yanyana dizerim der. Mimar Sinan derhal işe başlar ve Çekmece'den Beşiktaş'a kadar bütün su havzalarını tetkik ettikten sonra gerekli çalışmaları yaparak şehire suyu getirir. Su sayıları kırkı bulan çeşmelerle şehire verilir.Bu kadar masrafla getirilen suyu korumak için çeşmelere lüle adı verilen musluklar takılır.  Padişah bu konuda bir de ferman yayınlar "İstanbul meydanlarındaki umumi çeşmeler halkın malıdır . Hiç kimse bu çeşmelerden gizlice ,yer altından evine su bağlatmayacaktır ". Fermana rağmen Kanuni Mimar Sinan&

2014 yılının ilk günleri

2 yıldır bloguma yazmamışım . Öylesine kalmış. Halbuki neler neler oldu bu arada , günler aylar yıllar geçti.