AĞIR OL DA MOLLA DESİNLER...
Dünya kurulduğundan beri sosyal topluluklar varolmuştur.Bu topluluklar içinde devamlyı statü farklılıkları oluşmuş ve azınlıklar çoğunlukları yönetmiştir. Bu da değişik insan tipleri ortaya çıkarmıştır.
Yönetim kademesinde olanlar kendilerine bir hava vermişler ve Vakar kavramı ortaya çıkmıştır. Vakar kavramını kendini farklı göstermek isteyenlerin üzerine giydiği bir giysi olarak düşünebiliriz.*kes*
Şöyle ki bir sosyal lider düğüne gitse içinden geldiği gibi dansedemez , eğlenemez. Eğer adamları onu öyle görürse karizması gider. Peki bu karizma nasıl kazanıldı.
Onun için kişinin doğumundan başamak üzere evreleri inceleyelim. Doğarken kimse karışmaz,istediğin gibi ağlarsın. 3 yıl böyle gider. çocuk 3 yaşını geçtiğinde toplum baskısı başlar. Çocuk ağlamak istese "erkekler ağlamaz" ,"kendi düşen ağlamaz" gibi yönlendirmelerle ağlama hevesi kırılır. Erkek çocuklar için sünnet olayından sonra bir ağırbaşlılık başlar. Artık o erkek olmuştur. Okul döneminde ilk elebaşılıklar başlar. Saç baş değişir, anne babanın aldığı kıyafetler beğenilmez. Kişilik oluşumu meslek sahibi olunca şekillenir. Delikanlılık dönemi bitmiş ,askerlik yapılmış ve ev bark sahibi olunmuştur. Artık ağır abi olma zamanı gelmiştir. Nihayet Vakar zamanı geldi. Vakarlı görüneyim derken kantarın topuzunu kaçırıp kibirli ve mağrur olan %70 , vakarlı olan %30 oranlarında çıkar zannediyorum. Maalesef toplumdaki yerleri biraz değişen , yönetici konuma geçen kimseler , sonradan görmeler bunu taşıyamıyor. Bu olayı en iyi sanatçılarda gözlemliyorum. Daha yeni iken kuzu gibi olanlar , daha sonra kuzu kuzu şarkılar okuyup bambaşka bir kimliğe bürünüyor. Havalanıyor,yükseklere kadar ama bakıyorki olmuyor. Sonra tekrar tevazu durumuna geçip başarıya ulaşıyor. Hiç kimse unutmasın ki Merdivenleri çıkarken geride bıraktıklarını inerken de göreceksin. Ona göre davranıp yaşamalıyız.Tevazu gösteren kişileri astları bazen zayıflık olarak algılayabilir. Geçmiş yıllarda Mecliste yaşanan çaycı örneklerinden yola çıkalım. Mecliste çeşitli partiler mevcut , bunların içinde halkçı olarak meclise girenler çaycılara kibar davranıyor. Dostum vs. arkadaşım gibi ama o da ne vekilin bir misafiri geliyor . Çay söyleyecek çaylar gelmiyor. Satılmış efendi takmıyor. O da bizden boşver diyor. Diğer tarafta kasaba eşrafından veya üst bürokrasiden gelmiş vekil çağırınca koşa koşa gidiyor. Burada durum satılmış efendinin kapasitesinden kaynaklanıyor.
Vakar ve tevazu arasındaki denge çok önemli ,iyi ayarlamak gerekir. Vakarın aşırısı kibir ,gurura götürür.Çok tevazu da hakkı olmayanların senden yükseğe çıkmasına neden olabilir.
Yönetim kademesinde olanlar kendilerine bir hava vermişler ve Vakar kavramı ortaya çıkmıştır. Vakar kavramını kendini farklı göstermek isteyenlerin üzerine giydiği bir giysi olarak düşünebiliriz.*kes*
Şöyle ki bir sosyal lider düğüne gitse içinden geldiği gibi dansedemez , eğlenemez. Eğer adamları onu öyle görürse karizması gider. Peki bu karizma nasıl kazanıldı.
Onun için kişinin doğumundan başamak üzere evreleri inceleyelim. Doğarken kimse karışmaz,istediğin gibi ağlarsın. 3 yıl böyle gider. çocuk 3 yaşını geçtiğinde toplum baskısı başlar. Çocuk ağlamak istese "erkekler ağlamaz" ,"kendi düşen ağlamaz" gibi yönlendirmelerle ağlama hevesi kırılır. Erkek çocuklar için sünnet olayından sonra bir ağırbaşlılık başlar. Artık o erkek olmuştur. Okul döneminde ilk elebaşılıklar başlar. Saç baş değişir, anne babanın aldığı kıyafetler beğenilmez. Kişilik oluşumu meslek sahibi olunca şekillenir. Delikanlılık dönemi bitmiş ,askerlik yapılmış ve ev bark sahibi olunmuştur. Artık ağır abi olma zamanı gelmiştir. Nihayet Vakar zamanı geldi. Vakarlı görüneyim derken kantarın topuzunu kaçırıp kibirli ve mağrur olan %70 , vakarlı olan %30 oranlarında çıkar zannediyorum. Maalesef toplumdaki yerleri biraz değişen , yönetici konuma geçen kimseler , sonradan görmeler bunu taşıyamıyor. Bu olayı en iyi sanatçılarda gözlemliyorum. Daha yeni iken kuzu gibi olanlar , daha sonra kuzu kuzu şarkılar okuyup bambaşka bir kimliğe bürünüyor. Havalanıyor,yükseklere kadar ama bakıyorki olmuyor. Sonra tekrar tevazu durumuna geçip başarıya ulaşıyor. Hiç kimse unutmasın ki Merdivenleri çıkarken geride bıraktıklarını inerken de göreceksin. Ona göre davranıp yaşamalıyız.Tevazu gösteren kişileri astları bazen zayıflık olarak algılayabilir. Geçmiş yıllarda Mecliste yaşanan çaycı örneklerinden yola çıkalım. Mecliste çeşitli partiler mevcut , bunların içinde halkçı olarak meclise girenler çaycılara kibar davranıyor. Dostum vs. arkadaşım gibi ama o da ne vekilin bir misafiri geliyor . Çay söyleyecek çaylar gelmiyor. Satılmış efendi takmıyor. O da bizden boşver diyor. Diğer tarafta kasaba eşrafından veya üst bürokrasiden gelmiş vekil çağırınca koşa koşa gidiyor. Burada durum satılmış efendinin kapasitesinden kaynaklanıyor.
Vakar ve tevazu arasındaki denge çok önemli ,iyi ayarlamak gerekir. Vakarın aşırısı kibir ,gurura götürür.Çok tevazu da hakkı olmayanların senden yükseğe çıkmasına neden olabilir.
Yorumlar