Kayıtlar

Temmuz, 2005 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Geyikleme -Balık Ye Sağlıklı Kal…

Resim
Balık yemek her zaman sağlıklı mıdır? Sanayi Devriminden önce çöpler denizlere ve nehirlere boşaltılırmış. O zaman çöp dediğin ne ki , hepsi organik madde suda çözünüp gidiyor. Her şey organik çevrim içinde dönüp duruyor. Ancak 18. yüzyılın sonlarında başlayan sanayi devrimiyle başta Almanya ve İngiltere olmak üzere bütün ağır metal ve zehir artıkları nehirlere ve oradan da denizlere boşalmaya başladı . Günümüzde o zamanın binlerce katı zehirli madde ve ağır metaller denizlere bırakılıyor. Denizde yaşayan canlılarda bunu bir filtre gibi toplayarak vücutlarında biriktiriyorlar ve soframıza tat veriyorlar. Hala balık ye sağlıklı kal sloganını benimsiyormusunuz? Tamam yiyelimde hiç olmazsa her gıdada olduğu gibi zararlı maddeler içerdiğini kabul edelim.

BİR HİKAYE

Adamın biri sıcakmı sıcak bir yaz gününde tam öğlen vakti çatı aktarmaya çıkmış. Kan ter içinde uğraşıyormuş. Yaşlı babası oğlunu görmüş: -Başına güneş geçecek akşamüstü yaparsın in aşağı demiş. Oğlu ise; -Olmaz bana birşey sen git gölgede otur baba diyerek cevap vermiş. Bir müddet sonra yaşlı adam küçük torunuyla beraber bahçede görünmüş . Güneş altında bahçede dolaşmaya başlamışlar. Bunu gören çocuğun babası kızmış; -Bu sıcakta çocuk güneş altında gezdirilir mi baba diye seslenmiş. Yaşlı adam da o senin çocuğunsa, sen de benim çocuğumsun ne farkı var demiş. Hatasını anlayan oğlu da çatıdan inmiş. ( Babamın sık anlattığı bir hikaye idi.)

IMEI NUMARASI SORGULAMASI

Resim
Cep telefonlarınız Telekomünikasyon Kurumu veritabanına kayıtlı değilse kullanıma kapanacak. *#o6# tuşlayarak öğrenebileceğiniz IMEI numarasını http://imei.tk.gov.tr/ adresinden kontrol edebilirsiniz.

DUYARSIZLIK , ADAM SENDECİLİK

Bundan 2-3 yıl kadar önce bir yaz akşamıydı. Oturduğumuz apartmanın önünden geçen yolun kenarındaki otlar alev almış yanıyordu. Ben hemen telaşlanıp bir kova su alıp müdahale ettim. Ancak arkama bir baktım millet bir bardak su atacağı yerde karşıdan umursamaz bir şekilde bakıyor. Bir kaç kova su attıktan sonra benim de şevkim kırıldı bıraktım. 20 dakika sonra itfaiye gelerek yangını söndürdü. Geçmişteki bu olaydan günümüze gelelim. Apartmanımızın girşinde bir katırtırnağı çıktı. Her sabah arabalarımızı çiziyor. Bakıyorum kimse oralı değil . Gene iş gelip beni buluyor. Zararlıyı temizlemek bana düştü.

KUYUYA DÜŞEN EŞEK

Günlerden bir gün, köylerden birinde ,adamın birinin eşeği susuz bir kuyuya düşer. Hayvan saatlerce can havliyle anırır. En sonunda sesi duyan sahibi gelir ve bakar durum kötü , eşeği kurtarmanın imkanı yok ama belki faydası olur diye komşularını yardıma çağırır. Kalabalık düşünür taşınır bir çare bulamaz. En sonunda eşeğin kurtulamayacağı kanaati hakim olur ve hiç olmazsa acı çekmeden ölsün diye üzerine toprak atılarak boğulmasına karar verilir. Kazma küreğe sarılan köylüler başlarlar toprakları atmaya. Eşekçik her atılan toprak kütlesini silkinerek üstünden atar. Ayaklarının altına aldığı toprakla her an biraz daha yükselir ve sonunda yukarıya doğru çıkar ve kurtulur. Bu hikayeden çıkan ders ; Hayat çoğu zaman üzerimize atılan toprak parçaları gibi yüklenir. Toz toprakla örtmeye çalışan çok olur. Bunlarla başetmenin yolu yakınıp sızlanmak değil , düşünüp silkinip çözüm üretmektir. Kör kuyuda olsak bile...